Vergi İncelemesi Hakkında Genel Bilgiler

Vergi suçlarının ortaya çıkarılmasında vergi incelemeleri oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle sahte fatura kullanma veya düzenleme gibi fiillerin söz konusu olduğu durumlarda önem kazanır. Buna göre vergi idaresine bağlı vergi inceleme elemanları, vergi dairesinde veya mükellef müsaitse mükellefin işyerinde bir inceleme yaparlar.

Vergi inceleme elemanı, mükellefe bir yazı göndererek gerekli defter ve evrakların ibrazını ister. VUK 256’ya göre mükellefler, vergi inceleme elemanına çalışma ortamı sağlamak ve taleplerini karşılamak zorundadır.

Vergi incelemesinde amaç, mükellefin ticari faaliyetinin gerçekliğini ya da vergi kaçırılıp kaçırılmadığını ortaya koymaktır. Bu doğrultuda inceleme elemanları mükellefle işlem yapan herkesten bilgi ve belge isteyebilir. Bunun yanı sıra Danıştay’ın pek çok içtihadında ortaya konduğu üzere vergi idaresi inceleme yaparken işyeri, stok ve envanter kontrolü, randıman incelemesi, karşıt inceleme gibi yöntemlere başvurmak zorundadır. Bu yöntemlere başvurmadan yapılan bir vergi incelemesi yine pek çok Danıştay içtihadına göre eksik ve dolayısıyla hukuka aykırı olacaktır.

Vergi incelemesi ile ilgili uygulamada karşılaşılan en büyük sorunlardan biri, vergi inceleme raporunun yalnızca mükellefin ticari ilişkisi bulunan şahıs veya şirketler hakkında düzenlenen vergi inceleme raporlarını temel alarak, mükellef hakkında esaslı bir inceleme yapmadan rapor düzenlenmesidir. Buna zincirleme tarhiyat yöntemi denmektedir.

Zincirleme tarhiyat yöntemi uygulamada vergi idaresinin iş yükünü azalttığı için tercih edilmektedir, ancak mükellef hakkında yukarıda bahsedilen kıstaslara uyulmadan vergi raporu hazırlanması halinde mükellef aleyhine çok ciddi ölçüde hak kayıpları meydana gelmektedir. Bu durumda kalan bir mükellef, aslında kendisi incelenmeden hakkında düzenlenen bir vergi inceleme raporu ile koda sokulup sahip olduğu KDV iadesi, vergi indirimi, teşvik gibi birçok kanuni haktan mahrum kalmaktadır, üstelik iş yaptığı çevrede itibarı zedelenmektedir. Dahası, mükellef ticaret yaptığı bir şahıs ya da firmanın vergisel durumu ile ilgili bilgi almak istediğinde VUK madde 5’te hüküm altına alınan “vergi mahremiyeti” gerekçe gösterilerek bilgi alamamaktadır. Yani mükellef ticaret yaptığı şahıs veya şirketlerin vergi suçu işleyip işlemediğini bilmesinin bir imkânı olmamasına rağmen, zincirleme tarhiyat yöntemi uygulandığında bu suçlardan sorumlu tutulmaktadır. Bu durumun mükellefin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından korunan adil yargılanma hakkına son derece zarar verdiği kanaatindeyiz.

Vergi kaçakçılığı suçlarında mütalaa şartı bulunmaktadır. Bu şart VUK 367’de düzenlenmiştir. Bir vergi incelemesi esnasında, VUK 359 kapsamında kaçakçılık suçunun tespiti halinde, vergi müfettişleri ve vergi müfettiş yardımcıları ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla doğrudan doğruya; vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar ise ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlık aracılığıyla durumu yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmekle mükelleftir, mütalaa verilmemişse dava derhal durmalı ve vergi idaresinden mütalaa alınmalıdır (Yargıtay 11 CD 2015/97). Vergi inceleme elemanı, vergi kaçırıldığı sonucuna varırsa bir vergi suçu raporu düzenler ve cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunur. Vergi incelemesi yapılıp rapor düzenlenmeden açılan kamu davaları hukuka aykırıdır.

Vergi incelemesi ile karşı karşıya kalan mükelleflerin mali müşavirlere, yeminli mali müşavirlere ve vergi alanında ihtisas yapmış avukatlara başvurarak hukuki yardım almalarında fayda vardır. Aksi halde telafisi zor hak kayıplarına uğramaları söz konusu olabilir.

Bu makaleyi paylaş

Son Yayınlar